Hakkında Şekip Arslan
Tüm literatürü ve kitapları indirin Şekip Arslan pdf
Arap-Lübnanlı yazar, yazar ve düşünür. Adı Amir el-Bayan'dı. entelektüel yeteneği için. Sık seyahat eden biriydi; Birçok ülke arasında seyahat ettiği, zamanının birçok ileri gelen, yazar ve düşünürüyle tanıştığı ve onu zamanının en seçkinlerinden biri yapan birçok entelektüel, edebi ve siyasi katkıları olmuştur. Aynı zamanda İslam birliğinin büyük düşünürlerinden ve savunucularından biri olarak kabul edildi.
1869 yılında Beyrut yakınlarındaki Choueifat köyünde dünyaya gelen Şekib Arslan, zamanının çok sayıda ileri gelenlerinden etkilenmiş, onların yanında talebe olan veya hayatının çeşitli dönemlerinde onlarla temasa geçen hocalarından “Şeyh” gibi isimlerden etkilenmiştir. Abdullah Al-Bustani”, “Fares Al-Shadiqi” ve “Dr. Ahmad Karnali” “Ahmed Shawky” ve “Ismail Sabry” ve kendi döneminin diğer fikir, edebiyat ve şiir ileri gelenleriyle de tanışmıştır. Arslan birçok dilde uzmanlaştı: Arapça, Türkçe, Fransızca ve Almanca.
Hayatının büyük bir bölümünü gezilerle geçiren Şekib Arslan, ünlü gezilerini İsviçre'de Lozan'dan İtalya'da Napoli'ye, Mısır'da Port Said'e yapmış, Süveyş Kanalı'nı ve Kızıldeniz'i geçerek Cidde'ye ve ardından Mekke'ye geçmiştir. Bu gezide gördüğü ve tanıştığı her şeyi kaydetti. Yaklaşık altmış yılını okuma, yazma ve hitabetle geçiren Arslan'ın en ünlü kitapları: "Sundalılar", "Müslümanlar Neden Geç Kaldı da Diğerleri İlerliyor?", "Hoş Çizimler" ve "Fetihlerin Tarihi"dir. Araplar."
Arslan, Araplar ile Türkler arasındaki sürtüşmeyi sömüren yabancıların önce Osmanlı İmparatorluğu'nu ortadan kaldırmak, ardından Arap ülkelerini bölmek için uyardığı için müttefiklerin Araplara verdiği sözlere güvenmedi. Türkler, Atatürk darbesinden sonra İslam Hilafetini reddedip laikliğe döndüğünde ve Arapcılık ve İslam ile aralarındaki bağları kestiğinde gerçekte olan buydu. O sırada Arslan başka bir pozisyon aldı. Arap birliği çağrısı yapmaya başladı ve MS 1945'te Arap Birliği kurulduğunda en neşeli insanlardan biriydi. İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde, "Arslan", MS 1946 yılı sonlarında memleketine dönmüş, acı ve mücadele dolu bir hayatın ardından kısa süre sonra vefat etmiştir.